Erdoğan-Miçotakis görüşmesinden beklentiler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde NewYork’ta bir araya geleceği Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile yapacağı ikili görüşmeye Atina’da büyük önem veriliyor.

15 ay içinde 6’ncı kez görüşecek olan iki liderin, Türk-Yunan anlaşmazlıklarını gidermek için gösterdikleri siyasî irade bugüne kadar sekteye uğramadı.

Yunan basını ve siyasi yorumcular iki liderin New York görüşmesinden “büyük sorunlar” olarak tanımlanan Ege ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıkların “bir celsede çözülemeyeceğinin” altını çiziyorlar.

En son 2020’de Doğu Akdenizde yaşanan Türk-Yunan krizinden sonra Türkiye’de meydana gelen şiddetli depremlere Yunanistan’ın uzattığı yardım elinin Türkiye tarafından takdirle karşılanması üzerine Türk-Yunan ilişkileri 180 derece bir dönüş kaydederek “yumuşama sürecine” girmişti.

Miçotakis ile Erdoğan’ın başkentlere karşılıklı ziyaretleri ve uluslararası platformlarda görüşmelerinde “Madem büyük sorunları çözemiyoruz, o zaman yapabileceğimiz işbirliği alanlarına ivme kazandıralım” düşücesiyle bir pozitif ajanda geliştirmeye karar verilmişti.

Günümüze dek sürdürülen ve üzerinde özen gösterildiği anlaşılan bu pozitif ajandanın Ege ve Doğu Akdeniz’deki sürtüşmeleri yatıştıracak kadar olumlu sonuçlar getirdiği gözlendi.

İki liderin New York‘ta yapacakları ikili görüşmelerde de bu pozitif ajandanın sürdürülmesi ve iş birliği alanlarının daha fazla genişletilmesi için gösterilen uğraşıların gözden geçirilmesi ve bu yolda atılacak adımların saptanması için bir mutabakat sağlanması bekleniyor.

Belli başlı Türk-Yunan anlaşmazlıkları rafta…

Yunanistan, iki ülke arasındaki Ege ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıkların giderilmesi için yalnız iki ülke arasındaki kıta sahanlıklarının belirlenmesiyle çözüleceğine inanıyor.

Türkiye ise kıta sahanlıklarının belirlenmesinden başka 6 millik deniz alanlarına sahip olduğu halde Ege’deki Yunan adaları üzerindeki 10 millik hava sahaları ile adaların silahlardan arındırılması gibi anlaşmazlık konularının da masaya yatırılmasını istiyor.

1974’ten bu yana sürüncemede kalan bu belli başlı anlaşmazlıkların bir türlü giderilememesi iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar zincirine yeni yeni halkaların eklenmesine yol açmıştı.

Türkiye’nin, “Yunan adalarının kıta sahanlığı hakkı olmadığı” gerekçesiyle “Mavi Vatan” olarak ilan ettiği deniz yetki alanları çerçevesinde Libya ile imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasına karşı Yunanistan’ın “adaların kıta sahanlığı hakkına sahip olduğu” gerekçesiyle Mısır ile imzaladığı deniz yetki alanları anlaşması gibi, hiç beklenmedik yeni anlaşmazlıklar doğdu.

Ardından geçen yaz günlerinde bir İtalyan araştırma gemisinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın hesabına Libya karşısındaki Girit adasının güneyindeki deniz bölgesinde yaptığı araştırmalara Türkiye’nin itiraz etmesi; Yunanistan’ın Kıbrıs (güney) ve İsrail arasında denizaltından bir elektrik kablosu yerleştirmek istemesi gibi yeni yeni anlaşmazlıklarda Türkiye, “Bu bölgede Türkiye yok sayılamaz, ne çalışma yapılacaksa Türkiye’ye de bilgi verilmeli” tezini savunuyor.

Diplomatik gözlemciler, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların “tarafların medeni ülkelerin yaptığı gibi bir masaya oturup meseleleri çözebileceklerine” dikkati çekiyor.

Diplomatik gözlemcilere göre “(…) bu gibi anlaşmazlıkların çözümü için 3 yol var. Birinci yol, siyasi iradeye sahip tarafların müzakere masasına oturarak her iki tarafın da egemenlik haklarına saygı çerçevesinde anlaşması. İkinci yol, bu müzakerelerden bir sonuç alınamazsa tarafların uluslararası mahkemelere  birlikte başvurmaları ve çıkacak karara saygı göstermeleri. Üçüncü yol, örneğin Ege ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklar bir yana bırakılarak; tarafların Ege ve Doğu Akdeniz’de petrol, doğal gaz gibi çalışmalarda ortaklık yapması”.

Ancak anlaşılan Türkiye ile Yunanistan aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek için gösterilen bu üç yolda da herhangi bir mutabakat sağlayamadı ve dördüncü bir yolu denemeye karar verdiler.

Bugün yürürlükte bulunan bu dördüncü yol ile  “(…)anlaşmazlıkları bir yana bırakalım, ekonomi, ticaret, turizm, eğitim, kültür, spor, turizm..gibi alanlarda işbirliği yapalım, karşılıklı güveni sağlayacak olumlu bir ortamın oluştuğu zaman da asıl meseleleri ele alalım(…)” düşüncesi uygulanmakta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir